Hayat Memat Meselesi

  • Konuyu açan Konuyu açan Tuba
  • Açılış tarihi Açılış tarihi
Şimdi öylesine suskunum ki ne duyulmak istiyorum nede duymak istiyorum kimseyi
şimdi öylesine sessizim ki ne susarak nede konuşarak anlatamıyorum kendimi
şimdi öylesine kimsesizim ki doya doya ve tadını çıkararak yaşıyorum kimsesizliği
şimdi hayatı öyle yaşamak istiyorum ki takmadan hiç kimseyi yani öyle bir yaşamak istiyorum ki
simdi hiç yaşamadığım gibi tamda yaşamak istediğim gibi...
 
Kıvılcımı düşürdün yüreğime önce,ince ince süzüldün içime...
Sonrası kâbus,
sonrası yalan,
senden sonraki akşamlar ömrüme haram...!
 
Uykuların kaçar geceleri

Bir türlü sabah olmayı bilmez

Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya

Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında

Ne çarşaf halden anlar, ne yastık

Girmez pencerelerden beklediğin aydınlık

Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın

Onun unutamadığın hayali

Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine

Sevmek neymiş birgün anlarsın



Birgün anlarsın aslında herşeyin boş olduğunu

Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin

Gün gelir de sesini bir kerecik duymak için

Vurursun başını soğuk taş duvarlara

Büyür gitgide incinmişliğin, kırılmışlığın

Duyarsın ta derinden acısını çaresiz kalmışlığın

Sevmek neymiş birgün anlarsın



Birgün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin

Niçin yaratıldığını

Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini

Uzun uzun seyredersin de aynalarda güzelliğini

Boşuna geçip giden yıllarına yanarsın

Dolar gözlerin için burkulur

Sevmek neymiş birgün anlarsın



Birgün anlarsın sevilen dudakların

Sevilen gözlerin erişilmezliğini

O hiç beklenmeyen saat geldi mi

Düşer saçların önüne ama bembeyaz

Uzanır gökyüzüne ellerin

Ama çaresiz, ama yorgun, ama bitkin

Bir zaman geçmiş günlerin uykusuna dalarsın

Sonra dizilir birbiri ardınca gerçekler acı

Sevmek neymiş birgün anlarsın



Birgün anlarsın hayal kurmayı

Beklemeyi

Ümit etmeyi

Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir

Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi

Lanet edersin yaşadığına

Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın

Zaman bir çiçek gibi büyür kabrimde kendiliğinden

Bir gün seni sevdiğimi anlarsın . .



/.. Ümit Yaşar.
 
Karanlıkla süzülüyor içime yıkım ,
Dur! diyorum yıkılıyorum.
Uçurumları başucuma koyuyorum sonra ,
okşuyorum saçlarını rüzgarda
sıcak, ılık bir koku siniyor yüreğime .
Gitme !diyorum, gitme düşüyorum
Sonra beni soruyorlar bana.
Tanımıyorum diyorum, daha hiç karşılaşmadık
Aynı çizgide bilge susu mu dinliyorlar ben sustukça.
Yazık bir çığlığın doğuşu gibi ölüyorlar
önce bir bir sonra hepsi.
Sonra , bir uçurumlar kalıyor bir de yıkımlar.
Verilen her şey boşmuş gibi alınıyor,
Önce bir bir sonra hepsi.
Sonra mı?
Bir ben kalıyorum bir de yalnızlık.
Uçurumlar , yıkımlar , ben ve yalnızlık...



Zorlu bir savaşın unutulmuş cesetleri gibi yatıyoruz yanyana ...
Öpüşüyoruz sevişiyoruz da hatta,
Herşey oyunun yasaklarına uygun bir günah oluyor sonra,
Tek umudumuzu göğe gelin ediyoruz telli kanlı düğün işte…….


Üşüyor saçlar biliyorum dargın mısın ?
Bu baharda mayısa bıraktığım gibi misin hala.
Vurulmuş çocuk gibi büyümemiş yüreğinde hüzün
hala kaçıyor musun zamansız gözlerini bırakarak birilerinde,
hala ellerinden tutup sevgileri dipsiz kuyuya salıyor musun ,ağlayarak….
Küçücük bir dokunuşla son sevilen olabiliyor musun?
Kendin kadar aklımdasın !
Hala öyle savruk bir gök ,
hala öyle yurdunu yatağını bulamamış bir mavi
ve aşkını şaşırmış bir tanrı...
çoğalan sızısıyla mutlu bir yara….


öyle misin mavi gözlü sarı saçlı yoldaşım
öyle bıraktığım gibi misin?
Gerçeği yakmada hala usta mısın ,
yoksa çırak mı yanarken yalanda.
Saçlarıma dolanan aydınlığımsın ,
somutlaştıramadığım tek imgemsin şiirde .
Anlattıkça eksilen tek anlam .
Anlattıkça eksilen tek anlam ….
Hala bıraktığım gibi misin ?
yoksa beni bıraktığın gibi mi...
Kaç mevsimsiz kar düştü toprağıma
Kaç mevsimsiz kar düştü benim toprağıma…


Hala bıraktığım gibi misin?.....
 
Besmele . .

Sen bana sıfatlar ararken
Ben seni sonu gelmeyen cümlelere başlık yaptım
Koymadım nokta senle biten hiç bir cümleme
Virgülle bile duraklamadım senin yolunda
Belirsizlik yakışmazdı sana olan sevdama
Üç noktayıda attım lügatimden..

Önemsiz şeyleri
Önemliymiş gibi anlatmadım kimselere
Yüklemedim hiçbir harfe hiç bir anlam
Hiçbir yüze gülüş vermedim
Sana dokunur diye..

Ben; sana uzanır diye
Attım her yanımı ayrı yerlere
Acım gözyaşı oldu aktı içime
Sesim sana değer diye
Kestim sesimi sen duyupta acılanma diye..

Bitirdim sana deli olan beni
Ama
Bitirmedim bende ki seni
Sarıp sarmaladım
Kundakladım seni..
Yükledim sırtıma vebalini
Bismillah dedim çıktım yoluna
Bırak günahda benim olsun
Yokluğum iki yanağına gamze olsun
Çek bensizlik bayrağını
Hadi ben bittim; gözün aydın olsun..

Dipnot; Sen bana sıfatlar ararken ben sen olan alfabemi sildim, hadi şekillendir kendini yeniden...
 
Ben...
O kadar da güçlü değilim inan
Dünya aleme yetecek kudrette kelimeleri olan ben
Tek lafına yıkılırım
Eğer dil'ersen...
...
 
Sen benim hüzün yanımsın. Güneşin vurmadığı gölgede kalan yanım. Kimselerin bilmediği kendime sakladığım. En çok ayazda kalmış olup da rüzgara savuramadığım, alıp alıp defalarca sineme sardığım yanımsın. En çok kanayan yarama sarmaya çalıştığımsın. Sardıkça kanayan kanadıkça sardığımsın…

Sen benim hüzün yanımsın. Her doğan günle bir kez daha ümidimi yıkan tarafımsın. “Olmadı olmayacak” dedirten hain düşmanımsın. “Ah çıksa gelse şimdi…” diyecek kadar kendimi kaptırdığım saflığımsın. “Çıksa ve gelse, alsa ve götürse…” diye çırpan kanadımsın. Ve her defasında kendime kırk kez söyleyip kırk kez yanıldığımsın.

Sen benim hüzün yanımsın. Söküp atamadığım umut çiçeklerini gömdüğüm toprağımsın. Bahar gelir yeşerir diye yağmur, çamur, kar kış demeden suladığımsın. Olur da bir gün açarsın diye beklediğim sevdamsın. Sevda çiçekleri açar mı bilinmez ama umuduna umudumu bağladığımsın.

Sen benim hüzün yanımsın. Dar vakitte bulup tez zamandaki kaybımsın. “Ne olur kal benimle” dedirtecek kadar yalvardığımsın. “Sensiz hayatı istemiyorum” diyecek kadar uçurumdan kendimi attığımsın. Geceyle gündüzümü, yanlışla doğrumu karıştıran arafımsın. Sahi sen benim soldan soldan vuran yanımsın.

Sen benim hüzün yanımsın. Sensizken anlamını yitirdiğim hayatımsın. Bütün kelimelerime yüklediğim anlamsın. “Sen” diye başlayıp da bitiremediğim üç noktamsın. “Sen, sen ille de sen” diye durup durup nefes aldığımsın. “Sen varsan ben varım” dedirtecek kadar kendimi hiçe saydığımsın. Kaderi kaderime yazılsın diye her gün Yaratıcıya yalvardığımsın. Aklımda, yüreğimde ve duamda olansın.

Sen benim hüzün yanımsın. Bakışına hasret kaldığım, sesine özlemle bağlandığımsın. Özlemim, hasretim, bakmaya doyamadığımsın. Bahtıma doğanımsın. Olmazsa olmazımsın. Nefretim, öfkem, kinim, sevincim, umudum, düşüm, rüyam, hayalim ama en çok ağlatan, en çok da kanatansın… Sen tarifi imkansız aşkımsın. Cansın… Candasın…
 
Ben kırılmaya kalbimden başlamadım. Ellerimi bıraktığın gün parmaklarım kırıldı. Sarılmayı kestin, kaburgam kırıldı. Konuşmayı bıraktık, sesim kırıldı. Öpmedin, nefesim kırıldı. Okşamadın hiç, saçlarım zaten kırıktı. Özlemedin, hasretim kırıldı. Aramadın varlığın kırıldı. Sevmedin demeye dilim varmıyor, sevmişsindir belki az da olsa,söylemedin hiç..
Kalbim kırıldı..
 
Özlemek, yanında olmayan bir şeyin seninle olmasını Allah’tan istemekse eğer,
Ben ibadetimi hiç aksatmadım, gel…
 
Geri
Top