DELİ (BİR DELİ)
(Sakin bir ortam sahnede bir bank ve onun yanında çöp kutusu.bir adam bankın üstüne oturur ve elindeki dergiyi yada gazeteyi okumaya başlar,elindede bir çikolata varır çikolatayı yedikten sonra yere atar ve olduğu yerden uzaklaşır tam bu sırada diğer taraftan bir adam koşarak sahneye girer daha sonra sakinleşir garip garip gülmeye başlar bu adam tımarhaneden kaçmış bir adamdır ve sahnede kendi kendine konuşmaya başlar)
Mülayim: ne kadar tuhaf insanlar var çöp kutusu yanlarındayken bile onu umusamıyorlar(çöpü çöp kutusuna atar) ah bilseniz sizinle konuşmayı ne kadar özledim.tabi şimdi siz beni merek edeceksiniz.ya da sizle neden konuşmak istediğimi.... ben az ötedeki akıl hastanesinden kaçtım uhh çok yoruldum deminden beri sizlerle konuşmak için bir sürü adamı peşime taktım.efendim ben mülayim bakan gördüğünüz üzere sürekli bakıyorum efendim çünkü bakmak bazen görmekten daha güzeldir çünkü bazı insanlar görmeyi şeytanlık yapmak zannetmiştir bugüne kadar hep birilerinin menfaatlerine bakmıştır insanlar ve bakmakla yetinememişler aynı zamanda görmüşlerdir ve maalesef gördükleri şeyleri sahiplenmişlerdir işte bunların kurbanlarından biriyim hemde hiç beklemediğim insanlar tarafından dolandılırıldım (güler)karım beni aldattı bununla da yetinmeyip bankadan paralarımı çekip kaçtı,amcamın oğlu dükkan açmıştı bende ona kefil olmuştum battı parayı ben ödedim ve dolayısıyla ben battım niye güldüğümü merak ediyorsunuz ee deliyim ya gereği gibi davranıyorum ama deli olduğumdan utanmıyorum çünkü ben bu hayatı deli olduktan sonra anladım her şeye sahip bir işadamıyken nasıl bir kimsesiz divane oluşumun içendeydi hayatın kendisi hatta bizzat resmiyle beraber sonra açtım elimi Allahım’a beterinden sakla yarabbim dedim çünkü bir zenginken fakir eden Allah neden daha kötüsünü yapamasın bunu anladım diğer sonradan anladığım şeyler gibi... ben zenginken hiç gözümü doyuramamıştım ama deli olduktan sonra sokaklarda açlıktan geberme nöbetleri geçirdiğim günlerde anladım doymak nedir.gözü başkasının menfaatini gören insanların sayesinde dedemin neden soyadımızı bakan koyduğunu öğrendim ve şükür duası ettim evet evet hatta şükür duası nedir onu öğrendim hayatımda hiç yaşamadığım ve yaşamak istemediğim paylaşmak duygusunu öğrendim sokakta benim gibi yalnız ve ıssız arkadaşlarımla,arkadaşlık nedir onu öğrendim... karşılıksız ve maddiyatın olmadığı arkadaşlıklarım oldu soğuk kıçımızı ısıttığız ateşin çevresinde siz hiç banka külübelerinde uyudunuz mu? Biliyorum uyumadınız ve uyumakta istemezsiniz herhalde,öyle güzeldi ki birlikte yedi sekiz kişi tıkış tıkış yatardık o kulübelerde ben çok memnundum bu durumdan!çünkü hayat arkadaşım diye rahat ve konforlu yataklarda yanımda yatan sahtekar kadınıda biliyordum.zenginliği gerçek hayat zannederdim hep ve parasız hayat yok derdim parasızlığı ölümle eşdeğer tutardım ama bence fakirlik ve sefalet benim hayat sandığım zenginlik yalanından daha gerçekmiş bunu öğendim(bankın arkasından bir adam geçer)
Adam: aa manyak mı ne? Kendi kendine konuşuyor kafası iyi herhalde
Mülayim:size de merhabalar efendim.evet sizinle konuştuğum zaman bana deli diyorlar çünkü insanoğlu birisiyle konuştuğu zaman karşı taraf cevap vermiyorsa sizi gören insanlar ya sizi deli zanneder yada karşı taraftaki konuşmayanı.
Ne demiştik işte ben doymak nedir deli olduğumu anladığım an herşeye doyduğumda akıl denilen servetimi yitirmiştim.ama başka bir akıl vermişti bana cenab-ı hak eskiden kafam hep paraya çalışırken para diye geberirken şimdi hayatın başka manevi güzelliklerine çalışıyor eskiden para deyince kendimi rahatsız hissederdim,huzursuz olurdum hep benim olmasını isterdim şimdi doyabileceğim kadar parayla daha mutlu olunacağını öğrendim.ama ben bunları zenginken göremedim(içeri bir adam girer)
Seyfi: ne konuşuyorsun kendi kendine be adam off bittim ben bittim
Mülayim: size de merhabalar efendim neden bittiniz hayrola
Seyfi:yakalandım polis her yerde beni arıyor
Mülayim:neden arıyor?
Seyfi:hortumculuk,vergi kaçakçılığı,ihaleye fesat karıştırma
Mülayim:muhteşem üçlü yani,çünkü bu vakaların birini yapan geriye kalan ikisini de yapıyor muhakkak
Seyfi:bari şöyle 2-3 yıl verseler de kurtulsam
Mülayim:merak etme kurtulursun zaten bu ülkede kim kurtulmamış ki sen kurtulamayasın ama kurtulmak dediğin zengin olup ve hırs yapmaksa bu bir kurtuluş mudur onu da bilemem
Seyfi: ne diyorsun be adam zaten bitmişim ben hem sen kimsin
Mülayim:ben arka mahalledeki tımarhaneden firar etmiş bulunan mülayim bakan..
Seyfi: hey Allah ım bizde derdimizi kime anlatıyoruz....
Mülayim:anlatmaktan utanmamalıdır insan.her zaman anlatmalıdır içindekini.eğer içine atarsa kendi kendini parçalar.insan anlatmakla bir şeyleri paylaşır derdini sevgisini anlatarak paylaşmalıdır ki bunu için verilmiştir ona anlatma yeteneği eğer anlatacaklarını içine atarsa neye yarar insan olmanın önemi.biz derdimizi anlattıkça o kadar rahatlarız ki bazen ağlarız bazen güleriz anlattıkça .aşık olmakta böyledir işte içindekini sevdiğine anlatmak ve her sevgi anlattıkça alevlenir aslında aşk rahat durmaz tek kişide o hep paylaşılmak ister derdinizi anlatın ki derman bulun derman buldukça kamçılanır insanın yaşama umudu.
(içerden genç bir adam girer)
Kemal(sessizce oturur)
fffffff
Mülayim:size de merhabalar
Kemal:ne diyorsun yaa
Mülayim:ne oldu? Yoksa sevgilinden mi ayrıldın?
Kemal:aynen öyle Allah Allah!! Sen kimsin hemşehrim yavv
Mülayim:ben arka mahalledeki tımarhaneden kaçan mülayim bakan!!
Kemal:anlıyorum!
Mülayim
eli olduktan sonra en çok duyduğum laf!ee neden ayrıldın
Kemal:kimden!
Mülayim:sevgilinden
Kemal:babası vermedi kızı bana
Mülayim:ne kadar garip sanki babası evlenecek evlatlar sevdikten sonra bizlere bok düşer sözü ne kadar doğrudur aslında bizde iki kişinin aşkına onay vermek bir adettir bazen gerçekten sevenleri ayırırız bazen de birbirlerini hiç tanımayan iki kişiyi evlendiririz bunu anlamak gerçekten mümkün değil sevmek bir insanı tanımakla başlara halbuki ama sözlerle değil yada yüz güzelliğiyle değil göz güzelliğiyle gözler birbirine aşık olduktan sonra gerisi hikayedir çünkü gözler kalbin kapısıdır oradan içeri girebildiysen görünüş hiç önemli değildir işte aşk böyle başlar sonra kalpte bir heyecan başlar ne tıppın nede bilimin bilemediği bir salgıdır bu...
daha 17 yaşındaydım babamın sürekli çıkan tayinlerinden dolayı hep memleket değiştiriyorduk bu kez tayin Diyarbakır’a vurmuştu lise son sınıfa geçmiştim.. sınıfa girdiğimde herkes bana değişik biçimlerde bakıyordu.sonra sırama geçip oturduğumda tam çaprazımda oturan bir kız gördüm o kadar güzel bakıyordu ki esmer tenine yeşil gözüne öyle yakışmış ki sonra bir müddet bakıştık daha sonra bir hanım edasıyla çevirdi yüzünü bende utanmıştım o güne kadar hiçbir kıza o kadar uzun bakmamıştım aradan kaç teneffüs kaç ders geçti...sonra ben kalem isteme bahanesiyle yanına gittim o arada hiç anlayamadığım şekilde tanıştık bu tanışma bir süre sora arkadaşlığa sonra aşka dönüştü ömrümde hiç hissetmediğim duyguları yaşıyordum.ve şiir yazmaya başlamıştım aklıma o kadar güzel şeyler geliyordu ki onunla ilgili bir gün ona gül koparıp götürmüştüm gülü vereceğim sırada öğretmen bizi gördü hem benim ailemi hem de onun ailesini çağırdı okula babamda bir araba dayak yedim o da tabii kendimden çok ona üzülmüştüm çünkü o yeşil gözleri çok korkunç bir hal almıştı sonra bana görüşmek istemediğini söyledi ama yalan söylüyordu bu gözlerinden anlaşılıyordu sonra gecelerce ağladım gecelerce uyuyamadım çünkü aşık olmuştum sonra onunla evlenme kararı almıştım babamın verdiği harçlıkları biriktirip ona yüzük aldım günlerce okulda aç kaldım ama olsun ona aldığım yüzüğün bol gelmesinden korkmuştum.
Sonra aileme söyledim babam o gün beni yine iyicene dövdü yüzükte dayak yerken cebimden çıktı sonra harçlıktan kesti beni..ama ben kararlıydım onu alıp kaçıracaktım
artık okulun son günleri gelmişti sonra onu yanıma çağırıp evlenmek istediğimi söyleyecektim yaptım da okulun son günü karneleri aldıktan sonra elinden tutup kaçamak bir yere götürdüm elini tuttum ve birden elinde yüzük gördüm yıkılmıştım onu çoktan nişanlamışlardı o da ağlıyordu bende ve ağlayarak hıçkırıklarla terk ettim orayı....ama hiçte pişman olmadım çünkü aşık olduğumu hissettiğim zaman daha çok sevmiştim hayatı geleceğe daha sıkı sarılmıştım işte bu yüzden sevmelidir insan sevmek insanı kötüden şeytanlıktan saklar hayatın engellerinden daha çabuk daha zararsız geçirir insanı...
kemal:ağabey sen kiminle konuşuyorsun?
Mülayim:kendimle(Biri daha gelir,adam çok dertlidir birden koltuğa çöker)
Mülayim:ne oldu beyefendi sizin şikayetiniz nedir?
Serhat
etrafında kilere bakar)bu adam da kim yav?sende kimsin kardeşim
Mülayim:ben arka mahalledeki tımarhane den kaçan mülayim bakan
Serhat:ee ne var
Mülayim: bugün herkesin başı dertte..yoo bir şey yok esasında sadece derdinizi merak ettim çok hüzünlü oturdunuz sadece bu yüzden
Serhat:şerefsiz ev sahibi gene kirayı artırmış memur maaşı gene azalmış evde huzur yok!oğlum okuyor para gönderemiyorum , sigaraya zam gelmiş,karım isyanlarda sanki bunların olmasını ben istemişim gibi daha ne olsun.......
Mülayim:anlıyorum kardeşim.görüyorsunuz değil mi yada anlıyor musunuz şu hayatımızı zehir eden şeye bazen yeşil oluyor, bazen sarı oluyor her dile göre isim değiştiriyor,o olmadan huzur olmuyor,o olmadan sevgi olmuyor ki buna hiç inanmıyoruz ama kendimizi kandırıyoruz,ve o olamadan hayat yaşanmıyor paradan bahsediyorum o yuvaları yakan çoğu zaman gözyaşlarını akıtan,ihanete sürükleyen,insanın aklına bin bir şeytanlık getiren şeyden
Eksik olduğunda bize eksik kelimesinin ne demek olduğunu hatırlatan bir anlamda.siz hiç parasız kaldınız mı desem çoğunuz bir yerde bir zaman yoksul olmuşsunuzdur yada hissetmişsinizdir belki bazılarınız hissetmemiş yada olmamış olabilir ama yoksul olmak parasızlık değildir sadece çok zengin olup ta parasızda olabilirsiz çünkü fikir yoksunu bir para geleceğin en büyük yoksuludur aynı zamanda zira az parayla mutlu olmakta bir mutluluktur.para kazanma işi biraz tanrının bize bahşettiği ama bizim kullanmaya denemdiğimiz aklı kullanmakla mümkündür aslında.düşünün sigara içmeyen bir insanın cebinde en az iki milyon kalır ve günde iki paket sigara içmeyen insanın cebinde haftalık yirmi sekiz milyon kalır bunu dört ile çarptığınız zaman ayda cebinize yüz on iki milyon kalır bunu yıl olarak hesaplarsanız bir milyar üç yüz kırk dört milyona tekabül eder ve işte bağımlılığınızın size cezası size yılda milyarla çıkıyor ve sizin verdiğiniz paralarla bu döngü dönüyor.hayatta her şey birbirine bağlı olayların devamıyla süregelmiştir virgülsüz bir cümle gibi sürekli devam eder her sebebin bir sonucu vardır ve her sonuç bir sebebe zemin hazırlar hayatta olayların etrafında döner güneşin dünya üzerinde döndüğü gibi olaylar öyle değişir ki siz güneşin o güzel dokunuşuyla mesut iken birden kış bastırabilir.. işte hayat böyledir.. mevsimlerin hızlandırılmış halidir ama unutmayın ki her kışın sonunda bir yaz ve her yazın sonunda bir kış vardır.işte gördüğünüz gibi nereden nereye geldik bir para bizi hayatın temeline götürdü.o bize her şeyi yaptırıyor. bu dünya yalancı cennettir diye boşuna söylenmiyor çünkü bu dünyada paran olduğu sürece cennet yaşarsın sevapların yerini para alır burada ama para dünyadan daha büyük bir yalandır çünkü sonu yoktur bir kere.para;bu dünyada sonu olmayan tek değerdir çünkü sıfır her ne kadar toplamada etkisiz eleman olsa da hayat için çok etkin bir elemandır. paranın bu yalancı hayat devam ettikçe sonu yoktur ama bizler hayatın sonunu görecek kadar uzun ömürlü olamayabiliriz.ve sizden son olarak şunu istiyorum(bankta oturanlara hitap ederek)her para kazanışınızda bir düşünün elinizdeki paralar kaç euro,dolar,pound sevaba denk gelecek kaç...
Buraya neden geldiğimi belki anlamamış olabilirsiniz.bu gördünüz banka ben her ay gelirim çünkü burası çok güzel bir yerdir insanlar gelir gider..ve hepsinin bir derdi bir şikayeti vardır onları dinleyerek kendimce şeyler söylemeye çalışırım ama kendimce kendimle çünkü benim hayatta yaşamam için gerekli bir şey yok aklını kaybetmiş bir insanım ben akıl hastasıyım en kaba tabirle ama istiyorum ki benim harcadığım akıl servetimi başkaları harcamasın istiyorum cebinize sadece paralarınızı koyun aklınızı değil.
Neyse efendim beni dinlediğinizi için teşekkür ederim zira hastahanedekiler beni merak ederler son olarak aşkı hayatın olduğu her yerde engelleri, sınırları tanımazca yaşatın ama parayı sadece paranın olduğu yerde yaşatın....sizde(banktakilere) seslenir
Hadi Allahaısmarladık.....