Saat üçe sen vardı
Ve üç beş nöbetiydi yaşamak
Gecenin koynunda.
Avuçlarken yıldızları sunmak için sana
İki parmağımın arasında tutuyordum ayı...
Bırakıyordum üç beş nöbetlerinde
Beni çoktan bırakmış olan hayatı
Bir tek sen oluyordun saat üçe beş kala
Uyku yastığımı tersyüz ediyordu
Saat tam beşe geliyordu
Seni alıp gidiyordun
Ayan beyan görüyordum
Ben galiba ölüyordum
Saat üçe sen kala canımd
Ben durmadan kanıyordum...
Ve üç beş nöbetiydi yaşamak gecenin koynunda
Ben her sabah
Kan kaybından yitirilmiş bir hayata
Yeni bir sabah açıyordum
Tan henüz kızılken
Son bir yıldız seçip dilek tutuyordum...
Şimdi, akreple yelkovanı parmaklarımla tutuyorum
Dursun istiyorum üçe sen kala zaman
Deli gibi dönüyor akreple yelkovan...
***
Zararım kendime Rüveyda, ruhun duyar mı şimdi senin?
Ben kendimi gerdim çarmıha
Adın kesiyor darağacında ipimi
Adın dudaklarımı yakıyor
Andım var Rüveyda, andım var kendime
Bir gün çıkıp gelirsen
Kendimi vericem sevinç sellerime...
Şimdi değil biliyorum, çağırsam duyamazsın ki
Sesim yankılanır mı ovalarında?
Sen şimdi çok uzaktasın Rüveyda, sonsuzluk dağının yamaçlarında...
İstersen söyle beklemem
Ama zararım kendime, sevdim seni
Sen sevme beni gücenmem
Adını yutarım, sevdan kalır kursağımda
Sevdam bir yanardağ, lavlarım kaynamaya durdu
Tutamıyorum daha fazla
Çığlıklarım donuyor ağzımda
Tutulmuyor Rüveyda...
***
Tahmini bir süreç bu
Belki'lerin ucuna astım gelme ihtimallerini
Sonra istasyon saatine göre ayarladım vakitlerimi
Hangi vagondasın sen şimdi?
Bana doğru mu yolların, yoksa son'a doğru mu bilmeden...
Ya gelirsen diye umudu söndürmeden
Kaç sabah geçti bu gar da seni beklerken
Saymadım inan
Saymak gelmedi içimden
Kaç hayat geçti de önümden, bir sen
Bir sen, dönmedin gittiğin meçhulden...
***
Bizden beni çıkar, bir sen kalsın geriye
Ama kalmasın aklın ben de...