Mapustan
Yılların çöküntüsü var depremli geçen gecelerde,
Mapuslar beni tanır anlatmışımdır kendimi saatlerce.
Dört duvardayım, ana dilimle yasakları çiğneyip şarkı söyledim diye,
Sitemim büyük! beni kendi ülkemde yabancı görene...
Boş kafalar yaratılıyor sorgulamanın suç olduğu ülkemde,
Endişelerimin bedduası sıçramış, bu ülkeyi yaşanmaz hale getirenlere.
Öfkem yüreğimde söz olup düşerken kimsesiz dilime,
Sazımı elime alıp savaşlar veririm, tek başıma yedi düvele...
Bilmediğim bir neden alıp götürürken direniş kalelerine,
Kükrerim koca dev misali, intikam mermileri sıkarım hak edene.
Suskunluklar bozguna uğrar, halk birlikte sarılır doğacak güneşine,
Anaların gözyaşıyla sunulanır toprağım, yer gök delinircesine...
Kırmalı dostluğa gerilen zincirleri yüregim volkan misali alev içinde,
Kahpelikleri yurt eğleyemem, yorgunum ben gitmelerinin tümüne.
Yangın yemiş bedenim hiçbirşey almadan giderim güneşin doğduğu yere,
Gidiyorum; onursuzca yaşamaktansa, onurlu ölmeye...
Sevdanın doruğundan selamlamak varken engeller içinde,
Boyun eğdiremezler asla, imhayı halkların kaderi haline getirenlere.
Suskunluk erimektir, söz veriyorum direneceğim kendi birliklerimce,
Karanlıklar içinde anlatacak yıldızlar, koca yürekliler her ölüm gördüğünde...