• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Sokak şairi ............


Etmedim ki

Bana sırtını da döndün diye,
Sana ben sitem etmedim ki
Aşkın ile beni yaktın diye,
Ben Sana hiç sitem etmedim ki

Bu gönlümü de sen yıktın diye
Çiçeklerimi soldurdun diye
Sensizliğin hicran oldu diye
Ben Sana hiç sitem etmedim ki

Gerçek aşkta küsmelerde olmaz
Seven hiç bir kalpte böyle yapmaz
Hiç bir zaman oda unutulmaz
Ben Sana hiç sitem etmedim ki

Git mesut ol bensiz hayatına
Sakın beni de getirme aklına
Hesabımız mahşer huzurunda
Ben Sana hiç sitem etmedim ki

Hep sen el sözüne kanıp durdun
Beni acımadan arkadan vurdun
Yalan sevginle de tuzak kurdun
Ben Sana hiç sitem etmedim ki

Halil geçmişini unut gitsin
Geleceğin canım parlak senin
Allah’ım bana da huzur versin
Ben Sana hiç sitem etmedim ki
 
Sitem
Kiminde içe dökülür gözyaşı
Ağlamaktır bazen sitem
Gurur yapar eğilmez başı
Selamsız geçiştir sitem.

Dert büyüğüdür ağır başlı
Gülmez yüzü çatık kaşlı
Teni genç gönlü yaşlı
Hesapsız yıllardır sitem.

Bir pınar gözüdür akar sözü
Ne yapsak yarin görmez gözü
Sever görünür garibi bazı
Hakka yakarıştır sitem.

Yolda giden kervana dokunma
Derdi olmayana dert yakınma
Biçare olup etrafa bakınma
Umudun bitişidir sitem.

Sahi yazma böyle sözler
Garip gönlüm yarini özler
Gelir diye yolunu gözler
Bekleyişin adıdır sitem.
*Bakışın adıdır sitem.
 
SENSİZLİK ÇOK ACI
Sensizlik öğle acı veriyor ki bana
Dalıp dalıp gidiyorum bak uzaklara
Kalbim derinden sızlıyor ağrıyor işte
Küsüyorum işte ben bu yalnızlığıma
Perişan olsam da yaşadığım bu hayatta
Mutlu olacağım belki öbür dünyada
Senden önce yaşamadım ki ben sevdayı
Sen öğrettin bana sevmeyi ve de aşkı
Bense kıymetini bilemedim belki de
Bilmelisin sen varsın sadece hayatımda
Sensizlikten ötesi nedir ki zaten bana
Ben bir kere sevdim bunu anlasana
Başkasına nasıl veririm kalbimi bir daha.
Onun sadece sende olduğunu anlasana
Beni sevecek bir başkası olamaz hayatımda
Sensizlik çok acı veriyor inan ki bana.
Bir kez daha benim yanımda olsana.
 
Dost Geceler
Gecelerin kasvetini atıp
Gömdün mü yıldızları içine?
Karanlıkta ateş böceği kamaştırdı mı gözlerini?
Hiç bozdu mu hayallerini en tatlı yerinde,
Pencereleri çarpan rüzgâr uğultuları?

Bir düşün dere kıyısında
Sularla akışan çoban kavalıyla dalgın
Başında kavak yelleri efil efil gençliğin
Neye ilaç, tek başına salınan yaprak sevdası
Her bakışla esrik, her güzele meydan yürek.

Şöyle bir düşün; bir kadın perdesi açık pencere önünde
Mehtaba meydan okurcasına,
Sunmuş güzelliğini geceye mırıldanır
En romantik şarkılarını taş plağın
Ve sen, balkon altındasın…

Köpek havlamaları duyulur uzaklardan,
Uzanmışsın toprağa sere serpe
kime ne?
O özgürce uzanış, o sınırsız hayalle
Tan ağarır, dağ-taş belirir gaflet yüreğin
Uyku basar göz kapaklarını,
Gündüz geceden zalim çöker,
Duygular ötesinden gün doğuşuna.

Bulabilir misin o huzuru?
O haz, alınır mı pazardan?
Sevgilinin kucağı,benzer mi o gecelere
Dünyanın bilinen harikaları?

İşte yine dağıttı efkârımı,
Tüm aşklara tanık, dertlere ortak geceler.
Saman yolunca yaktı yıldızlarını karardıkça içim,
Yasladı başımı sevecen koynuna
Gündüzü gelmez gecelerinde ömrün
 
GEL NE OLUR
Sensizliğe isyanı, başlatan gözlerimden
Dökülen yaşlarımı, silmek için gel n’olur.
Sabır taşı olsaydı, inan çoktan çatlardı
Hasretinden ne çektim, bilmek için gel n’olur…

Sonsuz mu bu geceler, neden geçmez bilemem
Çektiğim ızdırabı, düşmanıma dilemem.
İmkanı yok bir tanem, artık sensiz gülemem
Yüreğimde acıyı, bölmek için gel n’olur…

Geçti koca bir ömür, işte son nefesteyim
Duyarsa gelir diye, hâla o hevesteyim.
Biten ömre yanmamda, senden en son isteğim
Hiç olmazsa namaz'ım, kılmak için gel n’olur…
 
Sakla eskiyen yaralarını kalbim
Sakla yaralarını kalbim
Şimdi eskiyen bir hayalden geldim

Yine bir teselli istiyorum
Nedir dünyada insan olmanın tesellisi?
Çocukken oyunlar, büyürken hayaller
Şimdi ne olabilir?

Şimdi, çöl yerine bir kıyıda olmak vardı
Güneşin aydınlığı güne düşmemiş,buğulu bir grilikte
Kendimin bile fark edemediği göz yaşlarım.
Sonra bir el,omzumda sıcacık,
Gözlerimi kapadım,içimde cennet kokusu bir daha hiç açmasam
Karların en yükseğindeki dağ evinde,altı basamaklı merdivensiz kapının önünde olmak...
Arkamda bir hayali yakamoz,dolunay gibi yüz dönmek kente
Güneşi batırmak en doğan haliyle
Etraftaki manzara tüm cazibesiyle her yanımda,
Bense denize hasret altı zamanda
Yine ağlasam
Bu kez en farkında olan halimle
Yine bir el, bu kez soğuk, omzumda
İçimi titreten...

Bir sabah üşüyerek uyanmak,ama o sabah uyanan BEN olmak...

Bence'ler anlamsızlaşınca beklemekten başka çare kalmıyor
Tam da kiraz mevsimi geçip,elma mevsimi gelmişken
Son bir baharın sarı yaprağı düşmeden yerde kaldı
Geç kaldım,altıncı basamaktan mazgala düşeni tutmak için
Sonbaharın ezgisi kaldı çıplak bir dudakta
Açarım pencereleri altıncı derste,konu intihar
Cevaplar biriktiririm içi boş ceplerime
Dönüşüm olur, ne yazılacak bilinmez bir vakitte
Yüreğimin yanık yaralarında kalan izlerde,uçsuz hayallerdeyim
Sakla eskiyen yaralarını kalbim


Sıfırlamaktayım hayatın tüm sayaçlarını
Kendimi; altı duvarlı odalarında nefes savaşı veren herhangi bir boynu bükük sefil ilan ediyorum
Ellerime iletkenlik komutunu veremedim henüz
Zihnim kilitlendi
Ah şu bedenim atış alanlığından çıksın gayri
Elimde iken kokladığım gülleri
Altıncı basamakta düşürdüm parlak yıldızdan denize
Sahiller de kirlendi şimdi, dolunay dönüş seferinde

Hayallerim çarpıp geri gelen bir damla denizin suyundadır
Gökyüzündeki parlak yıldızlar her yere altı karış uzaklıktadır

Erkekler ağlar mı bilmem ama,hayal ipinin bir ucu da elde olur çoğu zaman...

Aşkı gülen resimlerle yaşardım eskiden
Hayatın koyu şatı hayallerinden gelip geçiyorum
Halbuki benim hiç gülen resmim olmamıştı

Altıncı karesinde bıraktım işte elimdeki kamerayı
Hayata hep erken atıldım
O bana geç kaldı
Hayallerim ise aşka kestirmeden kaçtı
Bütün resimlerim altı delik bir sepette şimdi
Çocukluk masallarımı dinliyorum,gece uyumak için penceresiz odamda
Satın alıyorum hayalimi köşedeki esnaftan
İlerisinden altı gümüş kurşun, altı paraya
Rus ruleti oynuyorum tek başıma, altı patlar bir tabancayla
Eskiyen yaralarını kalbim sakla

Bir akasya okşuyor gözlerimi,geciken sabahlara koşarken kuşlar
Koşuyor ve ıslanmadan geçiyorum sulardan
Hayali aşklardan arta kalan, şehvetsiz bir hece aslında
Islandı gözlerim yine gecenin al yalazında
Hani hepsi hayaldi...
Islak gözlerimle geçiyorum bu sefer
Altı basamaklı bir kulenin kenarından
İçi boş ceplerimde kül var artık
Hayali bir aşktan arta kalan...

Ey hayalim!
Bilirim, dirilmek içindir ölümüm..



Kağıttan intihar kuleleri yapıyorum sonra,yine altı basamaklı
İhanet ediyorum tekrardan en canlı hayalime
Kendimi ele veriyorum en kestirme yola giderken
Pus ve dumandan önce bu şehirde
Geceleri göz kırpan ve isimler takılan hayali aşkları vardı duvarlarında..

Hani hepsi hayaldi
Hani hepsini ben uydurmuştum
Hadi saklanalım o zaman yara almadan ey kalbim...

Korkakça yaklaşımlara konu oldu hayallerim
Ama neden şimdi, neden bu kadar çok?
Tek bildiğim
Sen varken hayalimde
Korkaklığa fırsat yok...

Halbuki korkulacak bir şey yoktu ortada
Her şey naylondandı, aksi seda yankısı gibi
Ben ne kadar düzgün davrandımsa,hayallerim o kadar yamuldu
Odam odalar içinde yoğruldu, pencereler kayboldu
Altı duvarımı istiyorum sadece
Altılıdan bir gümüş kurşun,bedenime saplandı saplanalı
Garip bir seyyah oldum işte.
Giydiğim birkaç beden büyük ceketimle
Ve o ceketle şu caddede yürümenin verdiği zorluktan kaynaklandığı
Elimde bir valiz
Hangi hamala yüklesem altı delik heybemi
Taşır mı tüm yükümü, altıdan bir eksilmiş gümüş kurşuna?
Yeter mi bu kadarı?
İçimdeki sıkıntıyı hiçbir hayal dağıtmıyor bugün
Bıkmışım, acıkmışım, doymuşum, yeni bir hayale

Sakla eskiyen yaralarını kalbim..
Şimdi yeni bir hayalden geldim..

Kendi bataklığından kaçan bir hayale tutunuyorum yine, en aydınlık yanlarından
Çıkınca dolunay karanlık seferine, güneşten çıkan ışık da solduğunda
Sonra belki yollara acı bir yağmurla birlikte yağarken kaldırımda
Kalırım ben yine buralarda..

Dönmem
Dönemem
Sakla beni
Sayıkla beni
Benim hayalimde güzeldi...
 
Ben hiç büyümedim inci gözlüm
Ben ertelenmiş zamanlar yaşadım
Zor ve zahmetli bir iştir erdemli olmak
Uykumu kuşların kanatlarına taktım
Yüreğimin torbasını rüzgara açtım
Hayatı içime saldım anlıyor musun
Kavgamı sokakta sevdamı içimde yaşıyorum .
 
İSTANBUL;U SEYREDİYORUM

Şairin yedi tepeli şehrine yeni eklenen tepedeyim
Bahçelerinde gül suyu ,gülen çocuklar yok bilirim
Seyrine dalınca marmaranın adaların
Sularında zehir taşıyan transatlantik gemilerin
Hüzne batmış uyuyor istanbul,o masum masumiyetin
Sokaklarında bitmez o aylırı ekmek kavgaların

Ben yaşamın verdigi o garip yorgunluktayım
Ellerimde inci gözlü bir karasevda
Sırtımızda yaşam savaşı ekmek kavgası
En çok sen ve ben kelimelerini kirlettik
Ama yinede en çok seni ve beni seviyorum
En çok sen ben yorulduk bu sevdada bu kavgada
İnci gözlüm
Oysa bizimde masumiyetimiz ne kadar yeni ne kadar taze

Bir sarmaşıga hasret koca bir çınarım
Aykırı hüzünlerin mayıs serinliginde
Bir sokak şairi sessizliginde
Yüklendik bir hamal gibi istanbul sırtımızda
Söyleyin, söyleyin hangimiz kahırdan farklıyız ki

İstanbulu seyrediyorum gülsuyundan
Marmara sularında adalar,takalar
Sularında zehir taşıyor transatlantik gemiler
Su zehir tadında ekmek utanç.
 
Son kez baktım fotoğrafına uzun uzun. Yüzündeki tüm ayrıntıları tek tek inceledim son bir kez gitmeden önce. Bakarken bütün anılarımız belirdi gözümde. Hepsini baştan sona izledim. Son kez ağladım ona. Bir daha olmayacaktı. Sesine, yüzüne, her şeyine elveda dedim son kez. Binlerce kez elveda demiştim daha önce. Bu sonuncusuydu. İçimde kalan o azıcık duyguyu da bitirecekti bu elveda.

Onun hayatında olmayışımı kabullenmek zorundaydım. Ben onun için sadece canı sıkılınca mesaj attığı bir eski sevgiliydim. Bundan sonra ne mesajlarına cevap verecektim, ne de aradığında açacaktım telefonu. “Son bir kez.” dedim kendime, “Son bir kez doya doya bak. Hiçbir zaman senin olmamış ve olmayacak o kişiye son bir kez bak. Bir zamanlar ölesiye sevdiğin, onun için her şeyi göze aldığın adama son kez bak.

Seni hemen unutmuş, yerine başkasını koymuş o adama son kez bak. Sadece bir kez gördüğün, kollarında güveni bulduğun, hiçbir zaman bırakmak istemediğin o adama son bir kez bak. Sen onun hayatında kalıcı bir yer edinememişken, hep geçici olmuşken, onun senin hayatında edindiği yere de bak son bir kez. Nasıl da kaplamış hayatını. Yerine kimseyi koyamamışsın. Kimseyi onu sevdiğin gibi sevememişsin o gittikten sonra. Bak! Bak da ağla kendini parçalayarak unuttuğun, hatta hiçbir zaman tam olarak unutamadığın o adama! Farklı olduğunu, onun hayatında önemli bir yerin olduğunu zannederken, onun için sadece bir heves olduğunu tekrar gör bakarken o fotoğrafa. Sen hiçbir zaman onun aşkı olamadın. Sen sadece bir hiçtin. Ama o senin hayatının unutulmaz aşkı olarak kalacak her zaman…” Fotoğrafını kapattım. Devam ettim hayatıma hiçbir şey olmamış gibi. Devam ettim sanki o hiç olmamış gibi. Rol yapmaya devam ettim. Sürekli rol yaparak geçirdiğim o iğrenç hayatıma devam ettim. Ağladığımı görmeyecekti, duygularımı hissetmeyecekti. Ne de olsa hiçbir yerim yoktu hayatında. Sessizce devam ettim sahte gülüşlerime ve unuttumlarıma. Sessiz ve sakince izledim ölümümü son kez…
 
Geri
Top