EVLENMEK İSTİYORUZ
KİŞİLER:
KEKEME 25 yaşlarında
KABADAYI 25 yaşlarında
AZERİ 25 yaşlarında
BABA 60 yaşlarında
İBİŞ 25 yaşlarında
KARADENİZLİ 25 yaşlarında
BİRİNCİ BÖLÜM
(Baba sahnede dolaşarak kendi kendine düşünüp birtakım hesaplar yaparken İbiş sahneye gelir.
İBİŞ — Merhaba amca!
İBİŞ — (İbiş'e tanımamış gibi bakar) Merhaba!
İBİŞ — Beni tanıdın mı amca?
BABA —Seni mi? Yoo!
İBİŞ — Nasıl .tanımazsın amca? Şöyle yakından bak.
BABA — (Yaklaşır inceler)
İBİŞ — İyi bak, iyi bak!
BABA — (Kafasını yoklar; kulağının içine varıncaya kadar inceler.)
İBİŞ — Tanımadın mı?
BABA — Tanımadın evladım, herhalde tüy değiştirmişsin.
İBİŞ —Ben... Hani Ali vardı ya Ali...
BABA — (Düşünür) Ali... Ali... Hangi Ali oğlum?
İBİŞ — Hani benim babam vardı ya (eliyle başını göstererek) Kel başlı... Kel başlı..
BABA — (Düşünerek) Kel başlı... Kel başlı... (Birden) Kel başlı Ali!
İBİŞ —Tamam! Ben onun oğlu İbiş.
BABA — (Düşünür) İbiş... İbiş... (Birden) Haa... Sidikli İbiş.
İBİŞ —Hee ya hee...
BABA — Sen şu kadarcıktın (Küçük bir boy işareti yapar)
İBİŞ —O kadar büyük değil mi?
BABA — (Daha küçük bir işaret yapar) Şu kadarcıktın?
İBİŞ — Bebekken anam beni mikroskopla giydirilmiş.
BABA — Ya... Şimdi essek kadar olmuşsun maşallah.
İBİŞ —Essek mi?
BABA — Yahu büyümüşsün demek istedim. Ananın peşinde dolaşır. Ah anam... Ah anam... (Merakla) Sahi anam nasıl?
İBİŞ —Anam gitti... Gitti...
BABA —Gitti mi? Nereye gitti?
İBİŞ — (Alaylı) İmamın peşinden gitti imamın.
BABA — Nee? Anan imamı da mı ayarttı?
İBİŞ — (Alaylı) İmamı ayarttı şimdi sıra müftüde
BABA —Müftümü?
İBİŞ — Yahu anam sizlere ömür... Sizlere ömür.
BABA — Haa! Deme yahu. Demek öbür tarafa gitti.
İBİŞ — Hah çok şükil anladın.
BABA — Baban da mı o tarafa gitti?
İBİŞ — Yok babam karşı tarafa gitti. O karacaahmet'te.
BABA — Aa! Oranın manzarası iyidir.
İBİŞ — Manzarası iyi de babam bodurun katında... Deniz
görmüyor. (Alaylı) Adam öbür dünyaya gitti, sen manzaradan bahsediyorsun.
BABA — Biz bu dünyada duruyoruz da ne oluyor? İyi etti gittiğine.
İBİŞ — Sen ne zaman gidiyorsun?
BABA — (Telaşlı) Tövbe de... Tövbe de. Allah geçinden versin. Böyle şey söylenir mi? Neyse. Onları bırakalım sana gelelim.
İBİŞ — Hah! Gel yahu bana gel... Onlar gitti gittiği yere.
BABA — Senin vaziyetin nasıl?
İBİŞ — Ah! Anam gideli fena. İş yok güç yok, kaldım meydanda.
BABA — Vah vah vah! Ananın hatırı var ya... Babanı hiç sevmezdim.
İBİŞ — Babamı karıştırma.
BABA — Karıştırma midesi bulanır. Onda pek mide yoktu
ya! Ananın hatırı var. Ananın hatırı için sana bir iyilik yapayım.
İBİŞ — Yap yap... Anamın hatırı için... Babamı karıştırma.
BABA — Söyle bakalım sen ne iş yaparsın?
İBİŞ — Hoppalaa! Ne işi yahu?
BABA — Bir mesleğin, bir sanatın falan yok mu?
İBİŞ — Yok valla.
BABA — Demek bir ustanın önünde diz çökmedin.
İBİŞ — Bir kere çöktüm, dizlerim uyuştu bir daha çökme-dim.
BABA — Peki... Anlaşıldı... Sana benim konakta bir iş Vereyim bari... Kahyalık yapabilir misin?
İBİŞ — Yaparım tabii... Nasıl bir şey bu kahyalık?
BABA — Konağın idaresine bakacaksın. Aşçıyı, bahçıvanı, hizmetçileri kontrol edeceksin...
İBİŞ —iyi iyi.
BABA — Konağın girdisiyle çıktısıyla uğraşacaksın.
İBİŞ —İyi iyi.
BABA — Madem iyi, düş peşime. (Sahnede yürüyerek dönmeye başlar)
İBİŞ — Düşemem yerler sert...
BABA — Peşimden gel, kuyruğumu bırakma.
İBİŞ — Merak etme kuyruğun elimde. (Biraz dönerler) Daha çok var mı senin konağa?
BABA — Az kaldı yürü.
İBİŞ — Biraz daha hızlı yürüyelim... (Öne geçer)
BABA — Dur dur... Ne yapıyorsun?
İBİŞ —Neden? Yürüyorum.
BABA — (Yeri göstererek) Dere var, görmüyor musun?
İBİŞ —Ne deresi?
BABA — Önündeki bu su ne?
İBİŞ —Su mu?.. Ha... Bu su mu? Bu su dere. (Eğilip paçalarını sıvamaya başlar.)
BABA — Ne yapıyorsun?
İBİŞ — Paçaları sıvamadan dereyi nasıl geçerim?
BABA — Köprüyü görmüyor musun? Köprüden geçsene.
İBİŞ — (Önce bakınarak köprü arar) Haa... Bu köprüden mi?
BABA — Başka köprü var mı burada?
İBİŞ —Yok da...
BABA —Eee öyleyse?
İBİŞ — Peki geçeyim (Kuvvetli bir adım atar)
BABA — Dur yavrum, yavaş, köprü böyle şiddete dayanır mı? Yavaaaş yavaş geç.
İBİŞ — Bu köprü bir kişiyi çekmez mi?
BABA — Çekmez... Bu köprüden bir kişi yarım yarım geçer.
İBİŞ — Benim bu köprüyü gözüm tutmadı. Ben yüzerek geçeceğim.
BABA — Olur mu canım köprü varken...
İBİŞ — Mübarek sırat köprüsü mü bu?
BABA — Her köprüden geçilir ama geçmesini bilmek lazım.
İBİŞ —Nasıl yani?
BABA — "Köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı demek lazım"
İBİŞ — Yani ben sana dayı desem geçebilir miyim? ,
BABA — Tabiî... Şey!.. Herneyse önce ben geçeyim Yavaş, nazik ve kırıtarak geçer) İşte böyle... Hadi gel.
İBİŞ — Maşallah bu kırıtmaya köprü iyi dayandı. (Taklidini •yaparak İbiş de geçer.)
BABA — Afferin işte... Seni denedim, sabrını ölçtüm...
İBİŞ — Ay... Sen deminden beri benim sabrımı mı ölçtün?
BABA —Tabi ya...
İBİŞ — Ben de zavallı kafayı üşütmüş dedim.
BABA — Devam edelim (Bir tur daha dönerler.).
İBİŞ — Döne döne başım döndü baba.
BABA — Geldik... İşte bizim konak.
İBİŞ —Vay be konağa bak!
BABA — Merdivenlerden çıkalım... Yalnız çıkarken dikkatet... Üç çık bir atla, dört çık iki atla...
İBİŞ — Çıkmayı anladık da o atlamalar ne oluyor?
BABA — O merdivenler gıcırdıyor da... (Döne döne merdivenleri çıkar gibi yaparlar.)
İBİŞ — Of puf of puf of puf...
BABA — Ne o lokomotif gibi oflayıp pufluyorsun? İşte burası evin hayatı. Senin odan üst katta.
İBİŞ — Nee! Bunun üst katı da mı var?
BABA — Evet, üst katı da var... Ayrıca tavan arası... En altta da bodrum katı var.
İBİŞ — Daha altı da var mı?
BABA —Var! En altta da dedem yatıyor.
İBİŞ —Neee...
BABA — Mezarlıktan yer beğenemedi, aşağıya gömdük.
İBİŞ — Ben aşağıya inmeyeyim
BABA — İnme... Dedemi korkutursun... Hâydi sen konağı gez. Aşçıyla, bahçıvanla, hizmetçilerle tanış, erkenden yat... Yarın önemli bir işimiz var.
İBİŞ —Nasıl bir iş? ^
BABA — Benim bir kızım var.,. Epeyi zamandan beri istiyorlar... Kısmeti mi kapalıdır nedir bilmem bugüne kadar nasip olmadı.
İBİŞ — Ya... Kızınız kaç yaşında?
BABA — Canım yaşını ne yapacaksın?
İBİŞ ı— Lazım olur... Benim de eşim dostum var...
BABA — Yaa!
İBİŞ —Kaç yaşında?
BABA — (Önemsemeyerek) Canım şey... Tuz... Tuz...
İBİŞ —Ne tuzu?
BABA — Canım tuz... otuz falan
İBİŞ —Otuz falan mı?
BABA — Otuz küsur...
İBİŞ — Küsur mu? Küsuru ne?
BABA — Otuz... dokuz... buçuk..
İBİŞ — Aa! Sen bu kızı verme!
BABA —Neden?
İBİŞ — Kız küçük canım.
BABA —Yaa!
İBİŞ — Elbette... Kızına bakamadı da başından attı derler.
BABA — Aaa... Ben kızıma seksen yaşına
kadar bakarım.
İBİŞ — Tabii nasıl olsa yolun yarısına gelmişsin.
BABA — Neyse... Şimdi birkaç talip var benim kıza... Damat adaylarını yarın için çağırdım. Hepsini bir arada göreyim de içinden iyisini seçmek kolay olsun dedim.
İBİŞ —İyi ettin, iyi ettin!
BABA — Ben dışardan gelenleri buraya alırım; bir iki laf konuşur anlarım... Sonra içeri selamlığa gönderirim... Sen birer kahve içirir ağırlarsın... Daha sonra da içlerinden birini seçeriz.
İBİŞ — Sen gönder... Ben seçerim... O yanını bu yanını yoklar... Kafasına vurur... Sağlamına sakatına bakarım.
BABA — Kıçını da koklamayı unutma... Ne o yahu kavun mü alıyorsun? Sen seçme işini bana bırak.
İBİŞ — Ama ben adamın keleğini iyi bilirim
BABA — Sen dediğime bak... Haydi yürü... Ben de aşağıya ineyim (İbiş'i iterek beraberce sahneden çıkarlar
İKİNCİ BÖLÜM
(Baba ile ibiş sahneye gelirler... İbiş kaşınmaktadır.) BABA — Gel bakalım İbiş... Nasıl iyi uyuyabildin mi?
İBİŞ — (Kaşınarak) Yukarıdaki yatakta hiç yatan yok muy du?
BABA — Hayır... Orası ölen kahyanın yatağı idi.
İBİŞ — (Kaşınmaya devam eder) Herhalde bitten ölmüştür zavallı.
BABA — İyi evladım, "bit yiğitte bulunur."
İBİŞ — (Kaşınmaya devam eder) Ne yiğitlik...
BABA — Hadi evladım nerdeyse kızın talipleri gelecek... Sen selamlığa geç... (Kapı vurulur) Hadi İbiş çabuk... Biri geldi galiba...
(İbiş selamlığa geçer. Kapı açılır, içeri laz girer... Avanak avanak etrafa, yere ve tavana bakarak)
KARADENİZLİ —Uyy... Ne beyuk konak!
BABA —Uy. Sen kimsin?
KARADENİZLİ — Ben benum ya sen kimsun? BABA — Ben de benim.
. KARADENİZLİ — He mi? Sen sen ol ben da ben...
BABA — İyi be yavrum adın ne?
KARADENİZLİ — Sen benum anam misun?
BABA —Ne anası?
KARADENİZLİ — Ya bağa yavrim dedun... BABA — Çattık.
KARADENİZLİ — Nere çattım? Bir yenin acidi mi? BABA — Tamam tamam... Adın ne?
KARADENİZLİ — Benum mi?
BABA — Evet senin.
KARADENİZLİ — Benum adum Temel
BABA — Babanın adı ne?
KARADENİZLİ — Benum mi?
BABA — Evet senin.
KARADENİZLİ — Benum bubamun adi Veli
BABA —Ananın adı?
KARADENİZLİ — Benum mi?
BABA — (Sinirlenir) Yok benim...
KARADENİZLİ — Aman buba ben senun ananun adini nerden bileyim?
BABA — Yahu senin ananın adını sordum.
KARADENİZLİ — Ama demin kendi ananun adini sordun.
BABA — Canım vaz geçtim, şimdi senin ananı soruyorum.
KARADENİZLİ — Vaz geçmaaa erkek adam sozinden dönmez... Ananun adi ne?
KİŞİLER:
KEKEME 25 yaşlarında
KABADAYI 25 yaşlarında
AZERİ 25 yaşlarında
BABA 60 yaşlarında
İBİŞ 25 yaşlarında
KARADENİZLİ 25 yaşlarında
BİRİNCİ BÖLÜM
(Baba sahnede dolaşarak kendi kendine düşünüp birtakım hesaplar yaparken İbiş sahneye gelir.
İBİŞ — Merhaba amca!
İBİŞ — (İbiş'e tanımamış gibi bakar) Merhaba!
İBİŞ — Beni tanıdın mı amca?
BABA —Seni mi? Yoo!
İBİŞ — Nasıl .tanımazsın amca? Şöyle yakından bak.
BABA — (Yaklaşır inceler)
İBİŞ — İyi bak, iyi bak!
BABA — (Kafasını yoklar; kulağının içine varıncaya kadar inceler.)
İBİŞ — Tanımadın mı?
BABA — Tanımadın evladım, herhalde tüy değiştirmişsin.
İBİŞ —Ben... Hani Ali vardı ya Ali...
BABA — (Düşünür) Ali... Ali... Hangi Ali oğlum?
İBİŞ — Hani benim babam vardı ya (eliyle başını göstererek) Kel başlı... Kel başlı..
BABA — (Düşünerek) Kel başlı... Kel başlı... (Birden) Kel başlı Ali!
İBİŞ —Tamam! Ben onun oğlu İbiş.
BABA — (Düşünür) İbiş... İbiş... (Birden) Haa... Sidikli İbiş.
İBİŞ —Hee ya hee...
BABA — Sen şu kadarcıktın (Küçük bir boy işareti yapar)
İBİŞ —O kadar büyük değil mi?
BABA — (Daha küçük bir işaret yapar) Şu kadarcıktın?
İBİŞ — Bebekken anam beni mikroskopla giydirilmiş.
BABA — Ya... Şimdi essek kadar olmuşsun maşallah.
İBİŞ —Essek mi?
BABA — Yahu büyümüşsün demek istedim. Ananın peşinde dolaşır. Ah anam... Ah anam... (Merakla) Sahi anam nasıl?
İBİŞ —Anam gitti... Gitti...
BABA —Gitti mi? Nereye gitti?
İBİŞ — (Alaylı) İmamın peşinden gitti imamın.
BABA — Nee? Anan imamı da mı ayarttı?
İBİŞ — (Alaylı) İmamı ayarttı şimdi sıra müftüde
BABA —Müftümü?
İBİŞ — Yahu anam sizlere ömür... Sizlere ömür.
BABA — Haa! Deme yahu. Demek öbür tarafa gitti.
İBİŞ — Hah çok şükil anladın.
BABA — Baban da mı o tarafa gitti?
İBİŞ — Yok babam karşı tarafa gitti. O karacaahmet'te.
BABA — Aa! Oranın manzarası iyidir.
İBİŞ — Manzarası iyi de babam bodurun katında... Deniz
görmüyor. (Alaylı) Adam öbür dünyaya gitti, sen manzaradan bahsediyorsun.
BABA — Biz bu dünyada duruyoruz da ne oluyor? İyi etti gittiğine.
İBİŞ — Sen ne zaman gidiyorsun?
BABA — (Telaşlı) Tövbe de... Tövbe de. Allah geçinden versin. Böyle şey söylenir mi? Neyse. Onları bırakalım sana gelelim.
İBİŞ — Hah! Gel yahu bana gel... Onlar gitti gittiği yere.
BABA — Senin vaziyetin nasıl?
İBİŞ — Ah! Anam gideli fena. İş yok güç yok, kaldım meydanda.
BABA — Vah vah vah! Ananın hatırı var ya... Babanı hiç sevmezdim.
İBİŞ — Babamı karıştırma.
BABA — Karıştırma midesi bulanır. Onda pek mide yoktu
ya! Ananın hatırı var. Ananın hatırı için sana bir iyilik yapayım.
İBİŞ — Yap yap... Anamın hatırı için... Babamı karıştırma.
BABA — Söyle bakalım sen ne iş yaparsın?
İBİŞ — Hoppalaa! Ne işi yahu?
BABA — Bir mesleğin, bir sanatın falan yok mu?
İBİŞ — Yok valla.
BABA — Demek bir ustanın önünde diz çökmedin.
İBİŞ — Bir kere çöktüm, dizlerim uyuştu bir daha çökme-dim.
BABA — Peki... Anlaşıldı... Sana benim konakta bir iş Vereyim bari... Kahyalık yapabilir misin?
İBİŞ — Yaparım tabii... Nasıl bir şey bu kahyalık?
BABA — Konağın idaresine bakacaksın. Aşçıyı, bahçıvanı, hizmetçileri kontrol edeceksin...
İBİŞ —iyi iyi.
BABA — Konağın girdisiyle çıktısıyla uğraşacaksın.
İBİŞ —İyi iyi.
BABA — Madem iyi, düş peşime. (Sahnede yürüyerek dönmeye başlar)
İBİŞ — Düşemem yerler sert...
BABA — Peşimden gel, kuyruğumu bırakma.
İBİŞ — Merak etme kuyruğun elimde. (Biraz dönerler) Daha çok var mı senin konağa?
BABA — Az kaldı yürü.
İBİŞ — Biraz daha hızlı yürüyelim... (Öne geçer)
BABA — Dur dur... Ne yapıyorsun?
İBİŞ —Neden? Yürüyorum.
BABA — (Yeri göstererek) Dere var, görmüyor musun?
İBİŞ —Ne deresi?
BABA — Önündeki bu su ne?
İBİŞ —Su mu?.. Ha... Bu su mu? Bu su dere. (Eğilip paçalarını sıvamaya başlar.)
BABA — Ne yapıyorsun?
İBİŞ — Paçaları sıvamadan dereyi nasıl geçerim?
BABA — Köprüyü görmüyor musun? Köprüden geçsene.
İBİŞ — (Önce bakınarak köprü arar) Haa... Bu köprüden mi?
BABA — Başka köprü var mı burada?
İBİŞ —Yok da...
BABA —Eee öyleyse?
İBİŞ — Peki geçeyim (Kuvvetli bir adım atar)
BABA — Dur yavrum, yavaş, köprü böyle şiddete dayanır mı? Yavaaaş yavaş geç.
İBİŞ — Bu köprü bir kişiyi çekmez mi?
BABA — Çekmez... Bu köprüden bir kişi yarım yarım geçer.
İBİŞ — Benim bu köprüyü gözüm tutmadı. Ben yüzerek geçeceğim.
BABA — Olur mu canım köprü varken...
İBİŞ — Mübarek sırat köprüsü mü bu?
BABA — Her köprüden geçilir ama geçmesini bilmek lazım.
İBİŞ —Nasıl yani?
BABA — "Köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı demek lazım"
İBİŞ — Yani ben sana dayı desem geçebilir miyim? ,
BABA — Tabiî... Şey!.. Herneyse önce ben geçeyim Yavaş, nazik ve kırıtarak geçer) İşte böyle... Hadi gel.
İBİŞ — Maşallah bu kırıtmaya köprü iyi dayandı. (Taklidini •yaparak İbiş de geçer.)
BABA — Afferin işte... Seni denedim, sabrını ölçtüm...
İBİŞ — Ay... Sen deminden beri benim sabrımı mı ölçtün?
BABA —Tabi ya...
İBİŞ — Ben de zavallı kafayı üşütmüş dedim.
BABA — Devam edelim (Bir tur daha dönerler.).
İBİŞ — Döne döne başım döndü baba.
BABA — Geldik... İşte bizim konak.
İBİŞ —Vay be konağa bak!
BABA — Merdivenlerden çıkalım... Yalnız çıkarken dikkatet... Üç çık bir atla, dört çık iki atla...
İBİŞ — Çıkmayı anladık da o atlamalar ne oluyor?
BABA — O merdivenler gıcırdıyor da... (Döne döne merdivenleri çıkar gibi yaparlar.)
İBİŞ — Of puf of puf of puf...
BABA — Ne o lokomotif gibi oflayıp pufluyorsun? İşte burası evin hayatı. Senin odan üst katta.
İBİŞ — Nee! Bunun üst katı da mı var?
BABA — Evet, üst katı da var... Ayrıca tavan arası... En altta da bodrum katı var.
İBİŞ — Daha altı da var mı?
BABA —Var! En altta da dedem yatıyor.
İBİŞ —Neee...
BABA — Mezarlıktan yer beğenemedi, aşağıya gömdük.
İBİŞ — Ben aşağıya inmeyeyim
BABA — İnme... Dedemi korkutursun... Hâydi sen konağı gez. Aşçıyla, bahçıvanla, hizmetçilerle tanış, erkenden yat... Yarın önemli bir işimiz var.
İBİŞ —Nasıl bir iş? ^
BABA — Benim bir kızım var.,. Epeyi zamandan beri istiyorlar... Kısmeti mi kapalıdır nedir bilmem bugüne kadar nasip olmadı.
İBİŞ — Ya... Kızınız kaç yaşında?
BABA — Canım yaşını ne yapacaksın?
İBİŞ ı— Lazım olur... Benim de eşim dostum var...
BABA — Yaa!
İBİŞ —Kaç yaşında?
BABA — (Önemsemeyerek) Canım şey... Tuz... Tuz...
İBİŞ —Ne tuzu?
BABA — Canım tuz... otuz falan
İBİŞ —Otuz falan mı?
BABA — Otuz küsur...
İBİŞ — Küsur mu? Küsuru ne?
BABA — Otuz... dokuz... buçuk..
İBİŞ — Aa! Sen bu kızı verme!
BABA —Neden?
İBİŞ — Kız küçük canım.
BABA —Yaa!
İBİŞ — Elbette... Kızına bakamadı da başından attı derler.
BABA — Aaa... Ben kızıma seksen yaşına
kadar bakarım.
İBİŞ — Tabii nasıl olsa yolun yarısına gelmişsin.
BABA — Neyse... Şimdi birkaç talip var benim kıza... Damat adaylarını yarın için çağırdım. Hepsini bir arada göreyim de içinden iyisini seçmek kolay olsun dedim.
İBİŞ —İyi ettin, iyi ettin!
BABA — Ben dışardan gelenleri buraya alırım; bir iki laf konuşur anlarım... Sonra içeri selamlığa gönderirim... Sen birer kahve içirir ağırlarsın... Daha sonra da içlerinden birini seçeriz.
İBİŞ — Sen gönder... Ben seçerim... O yanını bu yanını yoklar... Kafasına vurur... Sağlamına sakatına bakarım.
BABA — Kıçını da koklamayı unutma... Ne o yahu kavun mü alıyorsun? Sen seçme işini bana bırak.
İBİŞ — Ama ben adamın keleğini iyi bilirim
BABA — Sen dediğime bak... Haydi yürü... Ben de aşağıya ineyim (İbiş'i iterek beraberce sahneden çıkarlar
İKİNCİ BÖLÜM
(Baba ile ibiş sahneye gelirler... İbiş kaşınmaktadır.) BABA — Gel bakalım İbiş... Nasıl iyi uyuyabildin mi?
İBİŞ — (Kaşınarak) Yukarıdaki yatakta hiç yatan yok muy du?
BABA — Hayır... Orası ölen kahyanın yatağı idi.
İBİŞ — (Kaşınmaya devam eder) Herhalde bitten ölmüştür zavallı.
BABA — İyi evladım, "bit yiğitte bulunur."
İBİŞ — (Kaşınmaya devam eder) Ne yiğitlik...
BABA — Hadi evladım nerdeyse kızın talipleri gelecek... Sen selamlığa geç... (Kapı vurulur) Hadi İbiş çabuk... Biri geldi galiba...
(İbiş selamlığa geçer. Kapı açılır, içeri laz girer... Avanak avanak etrafa, yere ve tavana bakarak)
KARADENİZLİ —Uyy... Ne beyuk konak!
BABA —Uy. Sen kimsin?
KARADENİZLİ — Ben benum ya sen kimsun? BABA — Ben de benim.
. KARADENİZLİ — He mi? Sen sen ol ben da ben...
BABA — İyi be yavrum adın ne?
KARADENİZLİ — Sen benum anam misun?
BABA —Ne anası?
KARADENİZLİ — Ya bağa yavrim dedun... BABA — Çattık.
KARADENİZLİ — Nere çattım? Bir yenin acidi mi? BABA — Tamam tamam... Adın ne?
KARADENİZLİ — Benum mi?
BABA — Evet senin.
KARADENİZLİ — Benum adum Temel
BABA — Babanın adı ne?
KARADENİZLİ — Benum mi?
BABA — Evet senin.
KARADENİZLİ — Benum bubamun adi Veli
BABA —Ananın adı?
KARADENİZLİ — Benum mi?
BABA — (Sinirlenir) Yok benim...
KARADENİZLİ — Aman buba ben senun ananun adini nerden bileyim?
BABA — Yahu senin ananın adını sordum.
KARADENİZLİ — Ama demin kendi ananun adini sordun.
BABA — Canım vaz geçtim, şimdi senin ananı soruyorum.
KARADENİZLİ — Vaz geçmaaa erkek adam sozinden dönmez... Ananun adi ne?
Son düzenleme: