• Merhaba Ziyaretçi.
    "Hoşgeldin sonbahar "
    konulu resim yarışması başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de beğendiğiniz 2 resmi oylamanız için bekliyoruz...

Sokak şairi ............

Yine baş başa kaldım masamla.
Sağımda çayım,
Sol yanımda sen kokan anılarım.
Eski bir şarkı tazeliyor çayımı,
Buram, buram sen kokuyor mısralarım.
Dökemedim kimseye içimi,
Kendime anlatıyorum sensizliği.
Kötü bu sessizlik,
Oyuyorum da oyuyorum içimi.
Bi sigara yakıyorum sonra,
Kapatıyorum delik deşik dertlerimi.
Bir damla gözyaşıyla söndürüyorum ışıkları.
Başımı yastığa değil,
Yastığı başıma kokuyorum,
Duymayayım diye sesini.
Ama nafile, rüyamdasın,
Beni görünce donuklaşıyorsun yine.
Yine aklıma geliyor,
Tanıştığım o ilk sen.
Şaşırıyorum hala, nasıl gittin sen.
Nasıl değişti her şey birden.
Niye sevdim böle,
Neden acı çekiyorum hala ben..
 
Kafamı kaldırdım ve dikilmiş beni izliyor karşımda.
İçinden ne geçiyordu acaba o anda.
Onu görmek istemiştim,
Belki de kendimi orada rahat hissediyordum ama:
Onun beni görmesini katmamıştım hesaba.
Sonra bir mahcubiyet tuttu kolumdan, götürdü oradan.
Hiç bu kadar yabancı hissetmemiştim kendimi ona.
Oysa bir zamanlar en çok düşündüklerindendim.
Böyle kovulmak yürekten;
İster istemez koyuyor adama.
İçi sızlamadı mı 2 dakika?
İlk bakışmalarımız gelmedi mi aklına?
Unuttu mu tamamen beni?
Tutup kolumdan, gitme demeyi düşünmedi mi hiç?
Hiç konuşmadık, hiç konuşmadım daha sonra onunla.
İstedim, ama bazen susmak gerekiyor aşka.
Yenildim deyip, boyun eğmek gerekiyor hayata.
Ben sevdim, o sevebilirim sandı.
Ne konuşulabilinirdi ki daha fazla.
Yinede hayallerimi süslüyorum onunla.
Küçük bir umut biriktiriyorum, sol yanımda.
Avuçlarımı açtığımda, onu diliyorum hala.
Gece yeniden doğuyor da sabaha;
O niye doğmasın diyorum, tekrar hayatıma…​
 
Bir sen olamadın senin farkında.
Uğruna şiirlerin yazılmasını,
Senin yerinde olmayı isteyen o kadar kadın var ki aslında…
Soruyorlar bana kim bu şanslı kadın diye.
Keşke diyorlar, keşke ben olsaydım onun yerinde.
Sen ise belki de okumuyorsun bile.
Her mısrasına hasretini işlediğim,
Her okuyuşumda kokunu çektiğim,
Her harfine anılarımı yüklediğim,
Her noktasına seni koyduğum,
Sen diye hıçkırıyor,
Farkında olmadığın bu şiirlerim.
Biliyor musun anladım bugün.
Sende unutulmaz değilsin, unutuyorum.
Sen nasıl unutturduysan geçmişi,
Bir gün senide geçmiş edecek birisi.
Gel demiyorum, gelme diyemiyorum,
Sen bilirsin, mürekkebim tükeniyor.
Bu benim son haykırışlarım…​
 
Benim hayatımı yargılamadan önce, benim ayakkabılarımı giy ve benim geçtiğim yollardan, sokaklardan, dağ ve ovalardan geç. Hüznü, acıyı ve neşeyi tat.

Benim geçtiğim senelerden geç, benim takıldığım taşlara takıl. Yeniden ayağa kalk ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi. Ancak ondan sonra, beni yargılayabilirsin.

Geride bıraktıklarım hesap sormaya kalkmasın o yüzden bana. Farkında olduğum için var oldunuz, vazgeçtiğim için bugün yoksunuz...
 
Acı/m/a/z/...

Acı acım acıma acımaz

Acımaz da diyorum bazen
Bazen de acım az

Acımasızca seviyorken
Neden hep ben acınıyorum?
 
Bu günlerde okuyup okuyup geçiyorum alt yazısız gözlerinden, seni.

Üstün güçlerim var benim siz diğerlerinden farklı demenin aptalca olduğu kadar da yüreğine yazıyorum tüm bilimselliklerle zıtlaşırcasına ve ayrıca kırmızı ruj izleri kalıyor hep aklımın bir köşelerinde.

Bir omuz atmaca gerek diyorum bazen dalıp gitmiş şaşkın şaşkın yolda yürüyen halime ve kitaplarım düşse ya da ders notlarım… ne oluyor şaşkınlığı içerisinde özür dileyen gözlerin ve dünyada benden başka insan bulmanın sevinci… gördüm, gördüm işte! Bunların hepsi gözlerinde…

Hayata birkaç dakikalık ara özürler içerisinde… sonra düşenleri toplayıp olanca hızla koşturmacaya devamlar. Ta ki bir sonraki çarpışmamıza dek.

Nedense bu günlerde fazlaca çarpışıyorum senli. Meydan muharebelerine döndü sokaklar, caddeler hatta tüm şehir. Gözlerinle yürüyorum, gözlerinle koşuyor, gözlerinle uyuyorum… Bir de o bizim şarkımızı izliyorum;

“Aşk bu bahardan rötarlı kalkar”

Geleceğine söz verdiğin yerlerde seni bekliyorken dikenler batıyor el parmaklarıma her kaleme dokunuşumda. Akmıyor kansızlığımdan tek bir damla kan, mumyalanmış gibiliğimden olsa gerek diyor fazlaca da takılmıyorum.

Anlayacağın bu günlerde üçgenlerle aram hiç iyi değil işte. Hepsi piramide dönüşüp mezarım oluyor geometri hocamın elindeki yazılı kâğıdımın başyapıtı olarak ve bir baş yapıt çıkıyor ortaya, dünyanın yedi harikasını eleyip en başa gelip oturuveriyor birden. O Sensin tabi ki de.

Aldığım koca bir sıfırın ardından sanattan anlamaz diyorum tüm matematikçiler. Dört işlem yetseydi keşke sonuca varmaya diye de bir sitem ediyorum ve devam diyorum yaşamaya Afrika’nın balta girmemiş ormanlarında, adı sanı duyulmamış yerli bir kabilenin yanında.

Pek bi asortik derdi bizim mahalledeki Tuğçe böyle söylemlere. Akıp giden aklıma gelirde yazmaz mı şimdi Tuğçe’yi de satır satır da sen varken varmıyor hiçbir limana bu akıl.

Kurum kurum kurulup o benim diye havalara girmesen diyorum sessizce. Ne de olsa kalem hep benim elimdeydi. İstersem batırırlar bu gemiye de. Hey! Sana diyorum, batmaz diye ümitte etmesen diyor ve delik deşik olmuşluğumdan su alıyor bu gemi diye de ekliyorum.

Ne de güzel şeymiş yazmak. Ama bu boş sayfalara değil papatya beyazım, o tertemiz yüreğine ve ne de güzel bir şeymiş; yazdıklarımı gözlerinden okumak.

Sorma! Ben kimim diye.
Onlardan birisiyim işte.


pc-x Ali Avcı :(
 
hoşçakal karbeyazım..

Ve bir akşam sona erdi her şey.Ayrıldı yollarımız..Sen giderken ardından sadece bakakaldım.Dilim tutuldu, iki kelime bile söyleyemedim. Oysa içimde gizlenmiş neler vardı neler. Geri dönsen, az gülsen, gitme kal diyecektim…Diyemedim..

Ve Sen gittin, sustum sadece, yürüdüm sokaklarda bir başıma.

Saatler sensizliği gösteriyordu..

Bu gece ilk kez yanlız kalacaktım, sesini duymadığım, kokunu içime çekmediğim ilk gece..Zaman ilerledikçe büyüdü içimde hasretin,Özlem kokuyordu her yer.

Seni görüyordum Işık olup aydınlatıyordun karanlığımı.Ve karanlık sokaklarda yüzüme vuran her ışıkta bir hayal, her hayalde sen geliyordun yanıma.

Ve Sordum kendime Ne oldu..

Niye şimdi yok yanımda diye.

Nasılda sevmiştim seni biliyorsun,nasılda istemiştim, şimdi yaşanan her şey dün oldu ve artık yoksun hayatımda..

Şimdi neredesin bilmiyorum, belki iki adım ötemde belki çok ama çok uzagımdasın, ama mesafeler ne olursa olsun bil ki hep yüreğimdesin…hoşçakal karbeyazım..
 
♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥
(r) egaib gecesi boş boş durma
(e) n yüce yaradan dan başkasına kul olma
(g) ünlerini gereksizce doldurma
(a) allah deki boş hayeller kurma
(i) nsanlar ın ayıbını yüzlerine vurma
(b) öbürlenerek kalbine kin doldurma
dualarımız kabul olsun
rabbim razı olduğu kullardan eylesin

♥ ♥ ♥ kandilimiz mübarek olsun ♥ ♥ ♥
 
Ne geceler gördüm ışığı bol karanlığa mum olmuş. Ne gündüzler yaşadım karanlığa eş … Işığını kaybetmiş gündüzünü geceler çalmış geceler yaşadım isyanla karışık umutlar besledim yarına… Öyle insanlar gördüm nasibini iyilikten kardeşlikten barıştan alamamış… Yüzünden atamamış kin gölgesini… Bahçesine umut çiçekleri uğramamış yıllarca. Olumsuzluk saçmış etrafına temiz duyguları hiçe saymış…

Ne insanlar tanıdım nur yüzlü iman bakışlı… Yaradana açmış kollarını ondan başka kimseden medet ummamış… Yine de insan içinde insanca yaşamamış… Bulmuş kendini dalgalı denizinde durgun suya kürek atmamış…

Ne mevsimler yaşadım kışı gördüm üşüdüm buz gibi soğuklarda… Sıcak bir nefes aradım yüreğimi ısıtacak… Nefes nefese kaldım koşturmaktan aramaktan… Isıtır sandım bir anda yaza çevirir kışımı…Dona çevirdi yüzünü zemherim… Kışı da sevdim soğuk yüzünü unuttum bu da yaşamdandır dedim… Dersimi aldım mevsimden çare aradım yokluğa vazgeçmedim…Ne aylar gördüm içinde çeşitli renkler barındıran… Ne yıllar geçti köprülerin altından sular çağlayana dönüştü hala akıl gelmedi başa… Yanılmaktan hatalardan ders almamış hala var olduğunu sandığım doğrucu bir yüreği taşıdım göğsümde yıllarca… Sevgiler yaşadım karşılık beklemeyen dostluklar yaşadım benzeri kimsede bulunmayan… Hiçbir zaman yalanı barındırmadım sandımsöyleyemediğim şeyler kaldı dün denilen dönülmez zamanlara gizledim sözlerimi… Bir de baktım yalan söylemiş durmuşum kendime… Hep bir yanı eksik olmuş yaşamımın… Çekip gitmeyi hayalden saydığım günler oldu hayali yaşadığım nadir anlar oldu düşlerimde gördüğüm…

Geriye dönüp bakmak gerek bazen… Geçmişi ve geleceği beyinde tartıp biçmek… Eksiğiyle fazlasıyla kabullenmek yaşamı… Başkalarından çok kendine batırmak iğneyi… Bu gerekli… Ömür bitmeden demir tava gelmeden kömür bitmeden öğrenmek gerek yaşamdan gelen her duyguyu her yaşanmışlığı yaşanılır kılmak için hayatı…Çok geç kalmamak için yaşama menzile varmak için çok erken adım atmak için çok geç dememek için düşünerek yaşamalı… Dönme dolap hep dönüyor çünkü inenler de binenler de her seferinde farklı… Zaman pusuda yok saymayın!...


Demir tava gelir kömür biter
Akıl başa gelir ömür biter…
 
Otunu, suyunu bilmediğin gönüllerde koyun gütme! Yoksa,
'kaçıracağın keçilere' çobanlık yapamazsın ...!
 
Geri
Top